Cerrahpaşa’da arkadaşıma kan vermeye gidince kansız olduğumu öğrendim. Önemsemedim, çevremdekiler beni görünce betin benzin solmuş hasta mısın diye soruyorlardı. İnsanların benim için söylediklerini ciddiye alıp Eylül 2013 tarihinde Leventte özel bir Hastanede halsizlik, yorgunluk, şikâyetleri nedeniyle check-up yaptırdım. Yapılan tetkikler sonucu vücudumda kan eksilmesi var, ancak nedeninin araştırılması gerektiği söylendi. Mide ve bağırsakta kanam olma ihtimaline karşın endoskopi ve kolonoskopi yaptırmam gerektiği kanısına varıldı. Bu tetkikleri yapan bölüm tam kan sayımı da yaptırmamı istendi, Test ve tetkik sonuçlarımla birlikte Hematoloji bölümüne sevk edildim. Ancak hangi hastaneye hangi Doktora gideceğimi bilmediğim için iş yeri hekiminden yardım aldım. Beni Amerikan Hastanesinden Sn. Prof. Dr. Mustafa ÇETİNER’ e yönlendirdi. Burada yapılan muayene ve tetkikler sonucu “hemen hastaneye yatırmam gerekiyor, evli misin? Kaç çocuk var? Kaç yaşında?” gibi sorular sorunca açıkçası korktum, kötü bir hastalığım olduğunu tahmin ettim. Kadıköy’den Esenyurt’ a kadar yol boyu ağlaya ağlaya eve gittim. 05 Ekim 2013 tarihinde Hastaneye yatışım yapıldı. Amerika ya gönderilmek üzere belimden test için sıvı alınacaktı, tam bayıltma aşamasında Doktor eşime “kızım kocan Lösemi yani kan kanseri” dediğini duydum ve sonrasında gözümü açtığımda kemoterapi ye başlanmıştı. Doktorum AML bir çeşit kan kanseri olduğumu ve ilik nakli yapılması gerektiğini söyledi. İsmi kötü hastalık ancak tedavisi mümkün hastalık umudunu kaybetme güçlü olman lazım dedi. Aile bireylerinin HLA gruplarına bakılması için kan verdiler ancak hiç birinin kanı tutmadı. Umutlarım bir kez daha tükendi. Amerika dan gelen sonuca göre kanımda % 24 kanserli hücre olduğu tespit edildi. 10+7 kür kemoterapi aldım 28 gün hastanede kaldım, bu süre içinde Akciğer enfeksiyonu yaşadım. Neyse ki yoğun bakıma alınmadan remisyon ile ilik Nakli yapılmak üzere hocamın tavsiye ettiği “seni çok sevdiğim hocama emin ellere gönderiyorum” dedi. Amerikan hastanesi Hemotoloji bölümü Sn. Prof. Dr. Mustafa ÇETİNER’ e ve ekibine çok teşekkür ediyorum. İlgi ve alakaları son derece iyiydi. 2013 Kasım ayının ilk haftası Anadolu Sağlık Merkezi Hematoloji bölümünde Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ hocam ile görüştüm ve Amerikan Hastanesinde aldığım tedaviler hakkında bilgi verdim. Burada bir hafta yattım kemoterapi aldım sonra taburcu oldum bu arada ilik Nakli için tüm akrabalarım seferber oldu kan verdiler ancak kimsenin kanı tutmadı. Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ hocam Çapa İlik bankası ile yazışmalara başlandığını dünya geneli tarama yapılacağını bildirdi. Kaybolan umutlarım son bir şansla bir daha yeşerdi. Yüksek ateş ve ağız yarası ile tekrar hastaneye yattım, üç hafta kadar tedavi gördüm ağız yaralarım nedeniyle yemek yiyemedim. Mamayla beslendim, hastaneye yatış tarihinden itibaren yaklaşık 35 ünite kırmızı kan ve 15–16 ünite beyaz kan aldım. Bu arada Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ Hocam müjdeyi verdi hadi gözün aydın ilik bulundu Almanya’dan bir bayanın kanı tuttu diye söyledi. O anda Zafer beyin boynuna sarılmamak için kendimi zor tuttum. Her iki ülke arasında yasal süreçlerin ardından hastaneden beni aradılar, 28 Nisan 2014 tarihinde nakil için hastaneye yatacağımı ve 06 Mayıs 2014 tarihinde nakil olacağımı söylediler. 28 Nisan 2014 tarihinde Anadolu Sağlık Merkezi ilik Nakil Merkezi 1. Kat 10 numaralı odaya yattığımda kat Doktoru Bekir bey süreç hakkında bilgi verdi. Gerekli tedavi sürecini başlattılar, Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ hocam ve kat Doktoru Bekir Hocam sabah mesai saatinden gece geç saatlere kadar bütün hastalarla ilgilenirlerdi. Allah razı olsun, hemşire hanımlarda bir o kadar mükemmeldi. Süper bir takım çalışması, sevk ve organizasyon ile bence en iyi yerleri hak ediyorlar. Nakile hazırlama zamanına kadar büyük umutlarla acaba Almanya dan ilik gelecek mi? 6 Mayıs 2014 tarihinde Almanya dan iki uçak gelecekti birinci uçaktan bir haber çıkmayınca son umut ikinci gelecek uçaktandı. Çaresizce karamsarlık içinde ya gelmezse ya donör vaz geçerse endişesiyle beklerken hemşirelerden biri müjdeyi verdi. Gözünüz aydın ilik geldi güvenlikler teslim alıyor. Umutlarım tükeniyorken Rabbim ikinci baharı, ikinci hayatı bana nasip etti. Nakil yapacak hemşire gerekli hazırlıkları tamamladı, büyük insan Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ ı bekledi, son kontroller ve onaya müteakip nakil süreci başladı. Her hasta gibi bende bazı yan etkilerden nasibimi aldım. Özellikle mide ve karın ağrısı, ishal, kusma gibi şikâyetlerim oldu. 28 gün nakil merkezinde kaldıktan sonra servise çıktım. Camdan ağaçları, kuşları, insanları, doğayı görünce oh be dedim. Allah’ım binlerce kez şükür, tüm hastalarımıza şifa ver Ya Rabbim. Bildiğiniz gibi nakilde ilk 100 gün çok önemli dikkat etmek lazım, 6 ay eve hiç kimseyi almadık. 6 ay sonra akşamları gün batımında yürüyüşler yaparak ikinci baharımın tadını çıkarıyordum. Tedaviyle ilgili süreçler ve kontroller çok şükür olumlu geçti. Dönerin verdiği bazı yan etkiler oldu, her olumsuz bir vakada mutlaka çözümü de beraberinde geldi. Ankara’da yapımı devam eden LÖSEV in binası için bağışta bulunacağım diye niyet ettim. Hocamın müsaadesi ile 10 Mayıs 2015 tarihinde Ankara’daki LÖSEV in büyük hastanesinin açılışına katıldım, bağışımı yerine getirdim. Hastaneyi gezdim, O minicik elleriyle yaşama tutunan Lösemili yavruları görünce onlara azda olsa katkıda bulunmak adına LÖSEV in göllü üyesi olup etkinliklerine katılıp yardımcı olmaya çalışıyorum. Çevremdeki insanlara kurban ve bağışlarını LÖSEV’ e yapmaları konusunda her zaman söylüyor ve kan bağışlamalarını sağlıyorum. Tedavi seyri ve kontrollerde Demet ÇEKDEMİR Hocamın ilgili ve sıcakkanlı davranışı, kan değerleri hakkında açıklayıcı olması, moral ve motivasyonumu daha da yükseltti. Evden ve işten hastalığımla ilgili her türlü soruya cevap verdiği için Demet Hocama bir kez daha teşekkür ediyorum. Ekip olarak mükemmel bir çizgide olduklarını ve her geçen sürede çıtayı daha da yükselttiklerini düşünüyorum. Hastalığımın teşhisi konulduğundan bu güne kadar 7/24 yanımda olan benimle ağlayıp benimle gülen, hastalığımın her evresini araştıran, fedakar, bilgi ve becerisiyle iyileşmemde en büyük pay sahibi hayat arkadaşım sevgili eşim Dileğe çok çok teşekkür ederim. Hani bir söz var ya “iyi günde-kötü günde” dedikleri bu olsa gerek. Verdiği söze sadık kalan eşimin emeğini unutmam. Çok şükür şimdi iyileştim işbaşı yapmam rağmen her sabah ilaçlarımı zamanında almam için beni ikaz eder. Tedavim sürecinde üzerimde emeği olan başta Sn. Prof. Dr. Zafer GÜLBAŞ hocama, Sn. Bekir hocama, Sn. Demet ÇEKDEMİR hocama, Vaka Hemşirelerim Nurdan ve Türkan hanıma, serviste isimlerini hatırlayamadığım tüm hemşire hanımlara, Aferez bölümünde Serap hanıma, Besire hanıma, Neslihan hanıma, şifalı elleriyle camımı yakmadan kan alan Büşra Hamına, Arzu hanıma, Pakize hanıma, Medikal Onkolojiden Figen hanıma, Ahmet beye ve isimlerini hatırlayamadığım bütün çalışanlara sonsuz teşekkür ediyorum. Allah binlerce kez razı olsun, yolları ve bahtları açık olsun. Ercan SALIK