Ben Naciz Gürses. Hastalanmadan 5 yıl önce Anadolu Grubu’ndan emekli olmuştum. Adel Kalem’de yönetici asistanıydım. Bu hastane ilk kez yapılırken çok sevinmiştik insanlara yardımcı olacak diye ama benim bir gün bu hastaneden yararlanacağımı hiç düşünmemiştim.
70 yaşındayım. 2 tane oğlum var, eşim hayatta değil.
Hastalıkla ilgili hiçbir şikâyetim yoktu. Yıllık kontrollerimi yaptırıyor ve düzenli olarak doktora görünüyordum. Rutin yapılan kan değerlerimde bir yükseklik dikkatimizi çekti ve bu araştırıldı. O araştırma sonucunda 2009 yılında Multipl Miyelom teşhisi konuldu. Tanı konduktan sonra Dr. Necdet Bey beni Dr. Zafer Hoca’ya yönlendirdi ve bir sürü test yapıldıktan sonra nakil yapılmasına karar verdiler.
Kemik iliği naklinden önce kemoterapi gördüm. Kemik iliği nakli ise 2010’da yapıldı. Ben bu hastanenin Kemik İliği Nakli Merkezi’nin ilk nakil yapılan hastasıyım. Çok şükür ki kemik iliği naklim oldukça başarılı geçti.
Ben her şeye olumlu bakan biriyim. Bu olaya hiç bilmeden girdim. Tanı konduğunda oldukça normal karşıladım. Neden ben diye hiçbir zaman düşünmedim. Allah’ın verdiği bir şey ve ben bunu yenerim diye düşündüm hep. “Ben galiba yenemeyeceğim bu hastalığı” diye hiç düşünmedim. Genel olarak zorlanmadım ama en zoru hastanede 20 gün o kapalı odada kalmak oldu.
Zafer Hoca tedavi sürecimde bana herhalde başaracağız demişti ve o bana güven vermişti. Bende bu sayede o günleri gayet iyi geçirdim. Hasta-doktor iletişimimiz çok iyiydi. Zafer Hoca çok muhteşem bir doktor. Zafer Hoca ve Necdet Hoca benim için iki mükemmel insan diyebilirim.
10 yıldır Anadolu Sağlık Merkezi’ne geliyorum. 7 sene hiçbir şikayetim olmadı. Bu arada hep kontrollerim yapıldı. Önce üç ayda bir sonra altı ayda bir ve son olarak yılda bir kere kontrole gelmeye başladım. Daha sonra kontrollere gidip geldiğim bir gün bende halsizlik olmaya başladı. Kan değerlerimde bir yükselme oldu. Nakilden 7-8 yıl sonraydı. Hayatım gayet normaldi. Hastalığım tekrarladı. Tedaviye tekrar başladım, kemoterapi aldım. Sonra ilaçların yan etkisi olarak yüzümde kızarmalar oldu, Necdet Hoca ikinci kez nakil yapalım dedi. Çünkü ilk nakilde benden aldıkları dokuları dondurmuşlardı. Onu kullanabileceklerini söylediler. İlkini bildiğim için ikinciyi çocukların baskısıyla biraz zor kabul ettim. Ben ilaca devam edeyim, nakil istemiyorum dedim. Annecim torunlarını düşün diye beni en ince yerimden vurdular. İki torunum var. Bir oğlumun kızı var, küçük oğlumun da bir oğlu var. Torun deyince akan sular duruyor, zaten beni hayata bağlayanlar onlar.
Sonrasında ikinci kez nakil yapıldı. Nakil sürecinden sonra tekrar kontrollerim yapıldı. Maalesef ikinci de o kadar üzün süre sürmedi ve şimdi yine kemoterapi ve ilaç tedavisine devam ediyorum.
O süreci tekrar yaşamak istemememin en önemli nedenlerinden biri 5 günlük bir ishaldi. Çok zorlayıcıydı. Söylenmişti ancak o kadar olacağını tahmin edememiştim.
Bu hastalığın tedavisini olan insanlara ‘işte karşınızdayım’ diyebiliyorum. 10-11 senedir ayaktayım. Bu hastalığı hiçbir zaman ciddiye almasınlar. Kanser deyince insanlar ürküyor, ölümcül bir hastalık olarak görüyorlar ama bence nezle, grip gibi. Emekli olduktan sonra resim kursu ve İngilizce kursuna başlamıştım tabi hastalıktan sonra da İngilizce kursuna devam ettim. Benim en büyük şanslarımdan biri arkadaşlarımın çok bilinçli olması ve hep benim yanımda olmaları. Çocuklarım da mutlaka üzülmüşlerdir ama ben de hiçbir üzüntümü belli etmem. İhtiyaç olması durumunda profesyonel yardım da alınmalı. Ben hayata pozitif bakan biriyim. Onu sevgiyle kabullendim. Hayattan kopmadım. Bu hastalık ölümcül olarak algılanmamalı.
Hastalara en önemli önerim; hayata olumlu baksınlar, Allah’a tam teslim olsunlar ve en büyük moralin kendileri olduğunu unutmasınlar...