Yaşamak güzel daha 19 yaşındayım ve önümde uzun yıllar var...

09.03.2015

Bu hastalığa 18 yaşında yakalandım. Önceleri bana birkaç ilaç kullanacağım geçecekmiş gibi geldi. Lösemiyi, kanseri duyuyoruz, az çok bilgi sahibiyiz. Ama kendi hastalığımla ilgili en ufak bir bilgim yoktu. Bu kadar uzun bir tedavi gerektiğini ve zorlu bir süreç geçireceğimi hiç tahmin etmiyordum. Doktorlar her ne kadar uzun bir tedavi olacak dese de benim aklıma bir-iki ay gibi bir süre geliyordu. Bir-iki ay sonra iyileşeceğim diye beklerken bir baktım üç sene, derken beş sene geçmiş.

Hastalığımı keşfetmem belli bir süre aldı. Başlarda moralim çok bozulmadı, çünkü hiçbir şey anlamamıştım. Çocukluktan gelme birtakım ufak rahatsızlıklarım vardı. Demir eksikliği de bunlardan biriydi. Zamanla kollarımda morarmalar başladı. Hemen bir hastaneye gittim. Hastalığımın ne olduğu anlaşılamadı ve teşhis konamadı. Daha sonra Ankara’da Hacettepe Hastanesi’ne gittim. Kan testi yapıldı, hematoloji birimine yönlendirildim ve biyopsiler yapıldı. Tüm bu süreçten sonra “Aplastik anemi” tanısı konuldu. Belirli süre kemoterapi de dahil birçok tedavi gördüm. Tüm bu tedavilerden herhangi bir cevap alınamadı ve ilik nakli olmam gerektiği söylendi. Hacettepe Hastanesi nakil olmamı kabul etmedi. Çünkü uyumlu ilik bulunamadı. Sadece babamın iliği %87 uyumluydu.

Benim için asıl süreç bundan sonra başladı. Hastalığımla ilgili araştırma yapmaya başladım ve tüm bu araştırmalarım sonucu Anadolu Sağlık Merkezi’nin bu konuda uzman bir hastane olduğunu öğrendim. Hemen Anadolu Sağlık Merkezi’ne gidip, hastalığım hakkında detaylı bilgi aldım. Zafer hocayla tanıştım ve tedaviye başladık. İşte ben burada hayata yeniden döndüm.

Elbette tedavimde ufak tefek sorunlar çıktı. Birtakım yan etkiler görüldü. Ciriyiş oldum, yani vücudumda kabarmalar, ten rengi değişiklikleri oldu. Uyumsuzluk başladı. O dönemde de fotoferez aldım, daha sonra kemiklerimin içinde bir virüs oluşmaya başladı. Ancak tüm rahatsızlıklarım zamanla düzeldi.

Bu süreçte sinirlerim çok yıprandı, moralim bozuldu. Acil servislerde yatarken “Ölmek istiyorum” diye çok isyan ettim. Çünkü artık aldığınız ilaçlara, iğnelere tahammülünüz kalmıyor. Sürekli ateşim çıkıyor, her gece acile gidiyorduk. Bu süreç beni o kadar yıprattı ki artık bitsin tedavi görmeyeceğim bile dedim. Tabii o zamanlar henüz 18-19 yaşlarındaydım, tam üniversiteye gideceğim zamandı. Arada durumuma isyan ediyordum ama genel anlamda hep hayat dolu oldum. Kendime söz verdim “Kendim için de yaşamalıyım, yaşamak güzel, daha ben 19 yaşındayım, daha önümde koskoca yıllar var.” Hep bu hayalle yaşadım. “Ben kötü olacağım, öleceğim” gibi kötü düşünceler hiçbir zaman düşünmedim. Hep bir mücadele içindeydim. Ailemin tek çocuğuyum, “Annemi, babamı yalnız bırakamam” dedim. Hastalandıktan 6-7 ay sonra ise eşimle tanıştım. Hastalığım boyunca sürekli yanımda oldu, bana destek verdi. Hastanede yattığım, tedavi gördüğüm sürede hep yanıma geldi. Bu süreci ailem ve eşimin desteğiyle atlattım, yaşama tutundum. Üç ay önce de eşimle evlendik.

Ankara’da yaşadığım için şu an Anadolu Sağlık Merkezi’ne düzenli olarak gelemiyorum. Sadece senede bir kez kontrolüm var. Ancak herhangi bir halsizliğim olduğu zaman hemen İstanbul’a geliyor ve hekimimle görüşüyorum. Çünkü güven bir hasta için o kadar büyük ve önemli bir duygu ki...

Şu an LÖSEV’de çalışıyorum, Lösemili Çocuklar Vakfı’nda. O küçücük canlara umut olmak için burada çalışmaya başladım. Çünkü biliyorum ki inanmak ve hayata tutunmak her şeyin başında geliyor. Ben başardım; yeter ki kendinize inanın, umutsuzluğa kapılmayın.

Zehra Türkkan Kıratlı
Paylaş Yorum

Zehra hanım size ulaşmam mümkün mü

Oçn Yılmaz
Tüm Yorumlar İçin Tıkla
Back To Top